4 Temmuz 2009 Cumartesi

Şebnem Paker Eurovision97-Müzik

Biliyorsunuz biz türk insanı eurovisionu bir şarkı yarışmasından öte milli bir dava olarak görürüz.Eurovisiona katıldığımız 1975 yılından bu yana çoğu yarışmada sıfır çekmiş olmamızdan olsa gerek;özellikle 90lı yılların başından itibaren eurovisiona olan ilgimiz yavaş yavaş kaybolmuştu.İşte böyle yıllardan birinde seneler 1997 yi gösterirken ülkemizi eurovisionda şebnem paker ve grup etnik ''Dinle'' adlı şarkıyla temsil etti ve bizim için müthiş sayılabilecek bir dereceyle,3.lükle ülkemize döndüler.Yarışmayı trtnin canlı olarak vermesine rağmen çoğu insan bu haberi sabah ajanslarından veya gazetelerden öğrendi.Üstelik şebnem pakerin dinle adlı şarkısı o zamana kadar gönderdiğimiz gibi batı özentisi bir parça değil;tamamen folklorik öğeler içeren neyle,sazla beslenen bir parçaydı.Şebnem paker bu şarkısıyla hem türk halkının eurovisiondaki makus talihini yenmiş,hem de insanımızda tekrardan bir eurovision heyecanı yaratmıştır.Şebnem paker ve grup etnikli eurovision maceramız;belkide 90 lı yıllarda müzik konusunda ülkemizde yaşanan en güzel gelişmeydi

İzmit Eski Trenyolu

90'lardan bu yana özlemle andığım;resimlerine baktıkça duygulandığım bir başka şey tarihi izmit trenyolu.....
İnanılmaz bir gürültüyle çarşının ortasından geçer,geçerkende trafiği altüst ederdi:))).Buna rağmen geçerken hem trenin içindeki yolculara,hemde çarşı insanına,müthiş bir seyir zevki bırakırdı.Bildiğime göre böylesine şehrin ortasından geçen ve şehir merkezine bu kadar yakın trenyolu yok,olsa bile çok nadir.Belki bunun verdiği dezavantajdan olacak ki izmit tren yolu hizmet verdiği yıllar içinde çok sayıda irili ufaklı kazaya mahal vermiştir.(bir keresinde ben bile eziliyodum altında:))))).Trenyolundan aklımda kalan başka birşeyde güzergahı üstündeki bütün evleri,dükkanları zangır zangır titretmesiydi.Bizim ev içeride kalmasına rağmen bazen bu titremeden etkilenirdi.Özellikle bu yüzden trenyolu,esnafın çok ahını almıştır:)).Tarihi izmit trenyolu 90 ların sonlarına doğru kaldırılmış;güzergahı kentin aşağı kısmına kaydırılmıştır.Şimdilerde ise eski trenyolu izmit halkına yürüyüş yolu olarak hizmet vermektedir.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Abdullah Öcalan-Siyaset


Takvimler 17 şubat 1999 u gösterirken türkiye sabaha çok mutlu bir şekilde merhaba dedi.Televizyonunu açan,bakkalından gazetesini alan herkes o müthiş haberi duydu ve sevindi.Bebek katili terörist Öcalan Kenyada gece saat 03:00 sularında mit ekiplerimiz tarafından bulunmuştu ve türkiyeye getiriliyordu.Dönemin hükümeti dsp-mhp-anap koalisyonundan oluşuyordu.Başbakanımız bülent ecevit belki de en çok binlerce şehidimizin annelerini sevindirecek müjdeli haberi bir basın toplantısıyla iletmiş tüm ülkeyi sevince boğmuştu.Çoğu insanımız dönemin hükümetini başarısız buluyor olsada; dönemin hükümeti askeri bakımdan türk siyasi tarihinin en büyük başarılarından birine imza atmış; askerle yürüttükleri başarılı çalışma sonucunda teröristbaşını yakalamayı başarmıştı.Abdullah öcalanın yakalanması 90 ların en büyük siyasi gelişmelerinden birisiydi......

Euro 96 England-Spor


90'Lı yıllardan hatırladığım başka bir spor olayı da euro 96 avrupa şampiyonasıydı.Bu turnuvada bizde vardık.Fatih terim milli takımı yıllar sonra bir avrupa şampiyonasına taşımıştı.Bizden başka Almanya,Bulgaristan,Çek Cumhuriyeti,Danimarka,Fransa,Hollanda,Hırvatistan,ev sahibi İngiltere,İskoçya,İspanya,İsviçre,İtalya,Portekiz ve romanya vardı.Biz;hırvatistan,portekiz ve danimarkayla aynı gruba düşmüştük.Bize turnuva öncesi şans verilmiyordu haklılarmış ki 0 çektik gurupta sonuncu olduk.Sırasıyla Hırvatistan ve portekize 1-0;Danimarkaya da 3-0 kaybetmiştik.Turnuvada bizden başka romanya da gurubunda 0 çekmiş bizim gibi averaj takımı olmuştu.Turnuvada bizim adımıza güzel bir gelişme de vardı.Alpay bir çelişki gibi gözükse de turnuva sonunda Dünya fair play ödülüne layık görüldü.Sebebide gruptaki 2.maçımızda 86.dakikada hırvatistanın gole giden ve nitekim de golü atan futbolcusu vlaovice pozisyon içinde herhangi bir faul yapmamasıydı(iyi bok yemesiydi).Bence alpayın orada faul yapmaması bizim için turnuvanın bittiği andı.Sonuçta kupayı finalde Almanya aldı.Çek cumhuriyeini yendiler.Ama herkesin kabul ettiği gibi gönüllerin şampiyonu poborskyli sukerli bobanlı nedvedli çek cumhuriyetiydi.Euro96 90' ların en güzel futbol organizasyonlarından biriydi

1996-1997 Türkiye Kupası-Spor

Eveeeet.Gelelim 90'lı yılların benim için en büyük sportif başarısına :)))).Küçüklüğümden beri kocaelisporu tutuyorum.89 doğumluyum yıl 1996 ben 7 yaşındayım yani ilkokul 1 deyim ulugazide.O sene türkiye kupasının finalinde kocaelispor ve trabzonspor karşı karşıya geliyor.Maç izmitte dolayısıyla tabiki abim maçta.Biz maçı televizyondan izliyoruz evde.Bizim kaptan nuri çolak uzatmalarda golü atıyor ve ilk türkiye kupamızı kazanıyoruz.O zamanlar trabzonsporun başında yılmaz vural var.Trabzon golü yiyince yılmaz vural her zamanki gibi depelenmeye başlıyor ama kupa bizim oluyor.Başkan Sefa sirmendi hoca holger osieckti e takımda güzeldi dolayısıyla kupa geldi

30 Haziran 2009 Salı

17 Ağustos 1999-Yaşam


Yaşamadım o günü Allaha şükür.Ama yaşayan biri vardı ailemden.Canımdan çok sevdiğim abim!
Çok zor hatırlıyorum 17 ağustos sabahı nerdeydim napıyodum?? Belkide hatırlamak işime gelmediğinden!!Ben ailemle birlikte memleketimiz Niğdedeydim.Babamla abim dükkanımız dolayısıyla izmitte kalıyordu.Deprem olmadan 3-4 gün önce babam da niğdeye;bizim yanımıza gelmişti.Niğdede günlerimiz tatil havasında geçer çoğunlukla.O sabah yine annemle babamla ablamla güzel bir kahvaltı masasına oturacağımı ümit ederek gözlerimi açtım.Açtım ama evde bir gariplik var;bir panik bir heyecan akrabalarımız eve doluşmuş herkesin elinde bir telefon özellikle teyzem elinde cep telefonuyla birisiyle konuşmaya çalışıyor iyi ama neler oluyor evde.Israrla sorduğumdan olsa gerek annem en sonunda dayanamayarak ağlamaklı bir ifadeyle:Deprem oldu oğlum abine ulaşmaya çalışıyoruz dedi.Babam hatırladığım kadarıyla otobüse atlayıp abimi bulmaya gitti.Biz ise evde kitlenen telefon hatlarına rağmen bir umut bağlayarak abime ulaşma çabalarına devam ediyorduk.Her yiten vakit beni ve ailemdeki herkesi umutsuzluğa sevk ediyordu ve o kötü ihtimali aklımıza getirmemeye çalışırken sonunda teyzem abime ulaştı ve kısa sürede olsa sesini duydu.O an hayatımda en rahatladığım anlardan biriydi.Abim çok şükür hayattaydı.Bu olay üstüne Ankarada yaşayan dayılarımda o gün abimi aramak için izmite gitmiş abimi bizim mahalledeki ilkokulun bahçesinde bulmuşlar.Dayılarımda abimin yanına gidip sağ haberini verdikleri için artık iyice rahatlamıştık.17 ağustos depremi her bölge insanına yaşattığı gibi bizim ailemizede piskolojik ve sosyal bakımdan bir gerileme dönemi yaşattı.Abim yaşıyordu ama canımızdan çok sevdiğimiz babamı depremin verdiği geçinme sıkıntısı ve işlerimizin bozulması sebebiyle yaşadığı stresten dolayı o ismi lazım olmayan hastalıktan dolayı kaybettik.Allah rahmet eylesin çok büyük adamdı benim babam.İçinde fırtınalar koparır ama bize hiçbirşey belli etmezdi.Ve sonunda da o fıtınaya yenik düştü.17 ağustos büyük bir acıydı Belkide 90 ların en büyük acısıydı

Samim Saka-Televizyon


90 ların başında hayatımıza girdi sıdıka.Dizide sıdıkanın abisini Hakan Tanfer canlandırıyordu yani Samim Saka.Tipik bir türk abisini oynadığı için hem bende hem de izleyenlerde müthiş bir imaj yaratmıştı.Sıdıka yı bazen laflarıyla bazen de fiili olarak döverdi.Aynı zamanda müthiş bir ninjaydı.Bu yüzden babası Zekeriya Sakadan çok azar yerdi.Babasının ninjalıkla karın mı doyar lan git kendine düzgün bi iş bul sözlerine karşılık Annesinin:Aaa öyle deme zekeriya işi biraz daha öğrenince kendi ninjacı dükkanını açacak benim oğlum sözleri hala gülmeme sebep olur.Ayrıca bir iş görüşmesinde sadece yes yes no no diye konuştuktan sonra yanındaki iş adamına dönerek:kusura bakmayın sizin yanınızda da ingilizce konuştuk ayıp oldu demeside hatırladikça hala gülmeme sebep olur
Powered By Blogger

İzleyiciler

ŞU ANDA SAAT